Mektubat

Mektubat, On Dördüncü İşaret, 212. sayfadasınız.

Hem Abdullah ibni Cafer'e kesret-i mal ve bereket için dua etmiş.1 Hazret-i Abdullah ibni Cafer o derece servet kazanmış ki, o asırda şöhretgir olmuş. O bereket-i dua-yı Nebevî ile hasıl olan serveti kadar, sehâvetle de iştihar etmiş.2
Bu neviden çok misaller var. Nümune için bu dört misalle iktifa ediyoruz.
Hem başta İmam-ı Tirmizî haber veriyor ki: Sa'd ibni Ebî Vakkas için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dua etmiş: اَللّٰهُمَّ اَجِبْ دَعْوَتَهُ 3 demiş. Sa'd'ın duasının kabulü için dua etmiş. O asırda Sa'd'ın bedduasından herkes korkuyordu. Duasının kabulü de şöhret buldu.4
Hem meşhur Ebu Katâde'ye ferman etmiş:
اَفْلَحَ اللهُ وَجْهَكَ اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَهُ فِى شَعْرِهِ وَبَشَرِهِ 5 diye, genç kalmasına dua etmiş. Ebu Katâde yetmiş yaşında vefat ettiği vakit, on beş yaşında bir genç gibi olduğu, nakl-i sahihle6 şöhret bulmuş.
Hem meşhur şair Nâbiğa'nın kıssa-i meşhuresidir ki, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında bir şiirini okumuş. Şu fıkra:
بَلَغْنَا السَّمَۤاءَ مَجْدُنَا وَسَنَۤائُنَا * وَاِنَّا نُرِيدُ فَوْقَ ذٰلِكَ مَظْهَرًا
Yani, "Şerefimiz göğe çıktı; biz daha üstüne çıkmak istiyoruz." Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, mülâtafe suretinde ferman etti:
اِلٰى اَيْنَ يَۤا اَبَا لَيْلٰى؟ dedi: اِلَى الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللهِ Yani, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, lâtife olarak dedi: "Gökten öbür tarafa nereyi istiyorsun ki, şiirinde orayı niyet ediyorsun?" Nâbiğa dedi: "Göklerin fevkinde Cennete gitmek

Hem Abdullah ibni Cafer'e kesret-i mal ve bereket için dua etmiş.1 Hazret-i Abdullah ibni Cafer o derece servet kazanmış ki, o asırda şöhretgir olmuş. O bereket-i dua-yı Nebevî ile hasıl olan serveti kadar, sehâvetle de iştihar etmiş.2 Bu neviden çok misaller var. Nümune için bu dört misalle iktifa ediyoruz. Hem başta İmam-ı Tirmizî haber veriyor ki: Sa'd ibni Ebî Vakkas için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dua etmiş: اَللّٰهُمَّ اَجِبْ دَعْوَتَهُ 3 demiş. Sa'd'ın duasının kabulü için dua etmiş. O asırda Sa'd'ın bedduasından herkes korkuyordu. Duasının kabulü de şöhret buldu.4 Hem meşhur Ebu Katâde'ye ferman etmiş: اَفْلَحَ اللهُ وَجْهَكَ اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَهُ فِى شَعْرِهِ وَبَشَرِهِ 5 diye, genç kalmasına dua etmiş. Ebu Katâde yetmiş yaşında vefat ettiği vakit, on beş yaşında bir genç gibi olduğu, nakl-i sahihle6 şöhret bulmuş. Hem meşhur şair Nâbiğa'nın kıssa-i meşhuresidir ki, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında bir şiirini okumuş. Şu fıkra: بَلَغْنَا السَّمَۤاءَ مَجْدُنَا وَسَنَۤائُنَا * وَاِنَّا نُرِيدُ فَوْقَ ذٰلِكَ مَظْهَرًا Yani, "Şerefimiz göğe çıktı; biz daha üstüne çıkmak istiyoruz." Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, mülâtafe suretinde ferman etti: اِلٰى اَيْنَ يَۤا اَبَا لَيْلٰى؟ dedi: اِلَى الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللهِ Yani, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, lâtife olarak dedi: "Gökten öbür tarafa nereyi istiyorsun ki, şiirinde orayı niyet ediyorsun?" Nâbiğa dedi: "Göklerin fevkinde Cennete gitmek