Şualar

Şualar, On Üçüncü Şuâ, 390. sayfadasınız.

On Üçüncü Şuâ
Üstadın talebelerine gönderdiği gayet kıymettar, nurlu mektuplardır. Risale-i Nur'un parlak mücahedatını bu samimî mektuplar gayet parlak gösteriyorlar.
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Geçen Leyle-i Kadrinizi ve gelen bayramınızı bütün mevcudiyetimle tebrik ve sizleri Cenâb-ı Erhamürrâhimînin birliğine ve rahmetine emanet ediyorum. مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ أَمِنَ مِنَ الكَدَرِ 2 sırrıyla, sizi teselliye muhtaç görmemekle beraber, derim ki: وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَأِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ 3 âyetinin mânâ-yı işârîsiyle verdiği teselliyi tamamiyle gördüm. Şöyle ki:
Dünyayı unutmak, Ramazan'ımızı âsude geçirmek düşünürken, hatıra gelmeyen ve bütün bütün tahammülün fevkinde bu dehşetli hadise hem benim, hem Risale-i Nur'un, hem sizin, hem Ramazan'ımız, hem uhuvvetimiz için ayn-ı inayet olduğunu ben müşahede ettim. Bana ait cihetinin ise çok faidelerinden yalnız iki üçünü beyan ederim.
Biri: Ramazan'da çok şiddetli bir heyecan, bir ciddiyet, bir iltica, bir niyazla müthiş hastalığa galebe ederek çalıştırdı.
İkincisi: Herbirinize karşı bu sene de görüşmek ve yakınınızda bulunmak arzusu şiddetliydi. Yalnız birinizi görmek ve Isparta'ya gelmek için bu çektiğim zahmeti kabul ederdim.

On Üçüncü Şuâ Üstadın talebelerine gönderdiği gayet kıymettar, nurlu mektuplardır. Risale-i Nur'un parlak mücahedatını bu samimî mektuplar gayet parlak gösteriyorlar. بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1 Aziz, sıddık kardeşlerim, Geçen Leyle-i Kadrinizi ve gelen bayramınızı bütün mevcudiyetimle tebrik ve sizleri Cenâb-ı Erhamürrâhimînin birliğine ve rahmetine emanet ediyorum. مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ أَمِنَ مِنَ الكَدَرِ 2 sırrıyla, sizi teselliye muhtaç görmemekle beraber, derim ki: وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَأِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ 3 âyetinin mânâ-yı işârîsiyle verdiği teselliyi tamamiyle gördüm. Şöyle ki: Dünyayı unutmak, Ramazan'ımızı âsude geçirmek düşünürken, hatıra gelmeyen ve bütün bütün tahammülün fevkinde bu dehşetli hadise hem benim, hem Risale-i Nur'un, hem sizin, hem Ramazan'ımız, hem uhuvvetimiz için ayn-ı inayet olduğunu ben müşahede ettim. Bana ait cihetinin ise çok faidelerinden yalnız iki üçünü beyan ederim. Biri: Ramazan'da çok şiddetli bir heyecan, bir ciddiyet, bir iltica, bir niyazla müthiş hastalığa galebe ederek çalıştırdı. İkincisi: Herbirinize karşı bu sene de görüşmek ve yakınınızda bulunmak arzusu şiddetliydi. Yalnız birinizi görmek ve Isparta'ya gelmek için bu çektiğim zahmeti kabul ederdim.