Barla Lahikası

Barla Lahikası, 93. Mektup, 146. sayfadasınız.

tâlim etti. Bâki, dâimî ve sermedî, saâdetli hayatı tedris etti. Şahsen bu Nurlar olmasaydı, halim ne olacaktı? Ya Nurlara erişmeseydim, ne yapacaktım? Ya bu Nurların neşrine alâ kaderi't-tâketi ve'l-imkâni, lûtf-u İlâhîyle çalıştırılmasaydım, bütün kazancım mâsiyet ve kara yüzle, perişan halle, nasıl dergâh-ı İlâhiyeye çıkacaktım? Elhamdü lillâh, sümme ve sümme elhamdü lillâh, niyet-i hâlise ve cüz-ü lâyetecezzâ kabilinden olan Kur'ânî hizmet sebebiyle, bu abd-i pür-taksîr de inşaallah duanızla rahmet-i İlâhiyeye nâil olur ümidindeyim.
 Hulûsi
• • •
- 93 -
 Sabri'nin bir fıkrasıdır.
بِاسْمِهِ * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 1
Efendim, hiç şek ve şüphem kalmadı ki, nur nurdan seçilemediği gibi, Nur deryasının nurânî talebeleri de, nerede olursa olsun hepsi bir gayede, umumî bir zihniyette, yekdiğerlerine rekabetleri yok, daima birbirinin evsâf-ı mümtazesiyle müftehir ve mübâhî, samimiyet ve vefa hususunda, rüfekasını şahsına tercih eder, bir emelde bulunmaları yegâne emel ve gayeleri olan "tevhid"in bir alâmet-i mümtaze ve fârikası olan ittihad ve tesanüd-ü hakikîye ve meşruayı kalen ve fiilen ve hâlen göstermeleriyle sabittir ki, bu hal bir alâmet-i muvaffakiyettir.
Talebeniz
 H. S.
• • •

tâlim etti. Bâki, dâimî ve sermedî, saâdetli hayatı tedris etti. Şahsen bu Nurlar olmasaydı, halim ne olacaktı? Ya Nurlara erişmeseydim, ne yapacaktım? Ya bu Nurların neşrine alâ kaderi't-tâketi ve'l-imkâni, lûtf-u İlâhîyle çalıştırılmasaydım, bütün kazancım mâsiyet ve kara yüzle, perişan halle, nasıl dergâh-ı İlâhiyeye çıkacaktım? Elhamdü lillâh, sümme ve sümme elhamdü lillâh, niyet-i hâlise ve cüz-ü lâyetecezzâ kabilinden olan Kur'ânî hizmet sebebiyle, bu abd-i pür-taksîr de inşaallah duanızla rahmet-i İlâhiyeye nâil olur ümidindeyim.  Hulûsi • • • - 93 -  Sabri'nin bir fıkrasıdır. بِاسْمِهِ * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 1 Efendim, hiç şek ve şüphem kalmadı ki, nur nurdan seçilemediği gibi, Nur deryasının nurânî talebeleri de, nerede olursa olsun hepsi bir gayede, umumî bir zihniyette, yekdiğerlerine rekabetleri yok, daima birbirinin evsâf-ı mümtazesiyle müftehir ve mübâhî, samimiyet ve vefa hususunda, rüfekasını şahsına tercih eder, bir emelde bulunmaları yegâne emel ve gayeleri olan "tevhid"in bir alâmet-i mümtaze ve fârikası olan ittihad ve tesanüd-ü hakikîye ve meşruayı kalen ve fiilen ve hâlen göstermeleriyle sabittir ki, bu hal bir alâmet-i muvaffakiyettir. Talebeniz  H. S. • • •