İlk Dönem Eserleri

İlk Dönem Eserleri, Ecnebî Filozofların Kur'ân'ı Tasdiklerine Dair Şehadetleri, 167. sayfadasınız.

hakperestlik, herşeyden fazla Cenâb-ı Hakka itimad ve tevekkül, Allah'a itaat, Müslümanlık nazarında hakikî iman esasları ve hakikî bir mü'minin başlıca sıfatları olarak gösterilmiştir.
ba
 Resul-i Ekrem idrak ve şuur timsâlidir
Profesör Edward Monte, "Hıristiyanlığın İntişarı ve Hasmı Olan Müslümanlar" unvanlı eserinin 17 ve 18'inci sayfalarında diyor ki:
Rasyonalizm, yani "akliye" kelimesinin müfadını ve tarihî ehemmiyetini tevsi edebilirsek, Müslümanlığın aklî bir din olduğunu söyleyebiliriz. Akıl ve mantık mısdâkıyla akaid-i diniyeyi muhakeme eden mektep, rasyonalizm kelimesinin, İslâmiyete tamamıyla mutabık olduğunu teslim etmekte tereddüt etmez.
Resul-i Ekrem şuur ve idrak timsâli olduğu, dimağının iman ışıkları ve kâmil bir yakîn ile pür-nur olduğu muhakkaktır. Resul-i Ekrem, muasırlarını aynı heyecanla alevlemiş, bu sıfatlarla teçhiz etmiştir. Hazret-i Muhammed (a.s.m.), başarmak istediği ıslahatı, İlâhî bir vahiy olarak takdim etmiştir. Bu, İlâhî bir vahiydir. Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) dini ise, akıl kaidelerinin ilhamlarına tamamıyla muvafıktır.
Ehl-i İslâma göre İslâmiyetin esas akaidi, şu sûretle hülâsa olunabilir:
Allah birdir; Muhammed (a.s.m.) Onun Peygamberidir. Filhakika, İslâmiyetin esaslarını sükûnetle ve derin bir teemmülle tetkik ettiğimiz zaman, bunların, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in (a.s.m.) risaletine, sonra haşir ve neşre ve itikada müntehi olduklarını görürüz. Bizzat dinin esasları tanınan bu iki akide,

hakperestlik, herşeyden fazla Cenâb-ı Hakka itimad ve tevekkül, Allah'a itaat, Müslümanlık nazarında hakikî iman esasları ve hakikî bir mü'minin başlıca sıfatları olarak gösterilmiştir. ba  Resul-i Ekrem idrak ve şuur timsâlidir Profesör Edward Monte, "Hıristiyanlığın İntişarı ve Hasmı Olan Müslümanlar" unvanlı eserinin 17 ve 18'inci sayfalarında diyor ki: Rasyonalizm, yani "akliye" kelimesinin müfadını ve tarihî ehemmiyetini tevsi edebilirsek, Müslümanlığın aklî bir din olduğunu söyleyebiliriz. Akıl ve mantık mısdâkıyla akaid-i diniyeyi muhakeme eden mektep, rasyonalizm kelimesinin, İslâmiyete tamamıyla mutabık olduğunu teslim etmekte tereddüt etmez. Resul-i Ekrem şuur ve idrak timsâli olduğu, dimağının iman ışıkları ve kâmil bir yakîn ile pür-nur olduğu muhakkaktır. Resul-i Ekrem, muasırlarını aynı heyecanla alevlemiş, bu sıfatlarla teçhiz etmiştir. Hazret-i Muhammed (a.s.m.), başarmak istediği ıslahatı, İlâhî bir vahiy olarak takdim etmiştir. Bu, İlâhî bir vahiydir. Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) dini ise, akıl kaidelerinin ilhamlarına tamamıyla muvafıktır. Ehl-i İslâma göre İslâmiyetin esas akaidi, şu sûretle hülâsa olunabilir: Allah birdir; Muhammed (a.s.m.) Onun Peygamberidir. Filhakika, İslâmiyetin esaslarını sükûnetle ve derin bir teemmülle tetkik ettiğimiz zaman, bunların, Allah'ın birliğine ve Muhammed'in (a.s.m.) risaletine, sonra haşir ve neşre ve itikada müntehi olduklarını görürüz. Bizzat dinin esasları tanınan bu iki akide,