Barla Lahikası

Barla Lahikası, 272. Mektup, 474. sayfadasınız.

Başta senin ders arkadaşların ve Hacı İbrahim olarak kardeşlerimize selâm ediyorum. Ve mübarek hânendeki mâsumlara dua ediyorum.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى 1
Kardeşiniz
Said Nursî
Yirmi Yedinci Mektubun fıkraları içine derc etmek üzere, kardeşim Abdülmecid'in Hulûsi Beye yazdığı mektubun işaret olunan baş tarafıyla arkasındaki Re'fet Beyin mektubundan alınan fıkraları Hüsrev yazsın, sonra Hafız Ali'ye göndersin.
• • •
- 272 -
11 Temmuz 1934 Çarşamba
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 2
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ *
3
Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re'fet Bey,
Sizin gibi hoş-sohbet bir kardeşimi, haksız olarak sual sormamaya ve sükûta davet ediyordum. Çendan bu davette mâzurum, belki mecburum. Çünkü, bugün dört saat mütemadiyen kâtibi bekledim ki, bir mektup yazacağım, olmadı. Tâ ben yirmi dakikadaki mesafeye gittim. Bağ suyu başında bularak uykusuz yorgun buldum. Onu aldattım, "Az bir işim var" dedim. Halbuki on dakika zannedip, iki saat zarurî yazılar yazdırdım. Zaten kafam da yorgun ve istirahate muhtaçtır. Fakat Re'fet gibi bir müştakı susturmanın cezası olarak bir tokat yedim. Senin bu hafta edeceğin kolay, lâtif sualine bedel, Senirkentli arkadaşlarımız müz'iç, Eski Said'in kuvve-i hafızasına havale edilecek acip sualleri sordular. Dedim kendi nefsime: "Müstehak oldu. Sen Re'fet'i dinlemedin, işte bunları

Başta senin ders arkadaşların ve Hacı İbrahim olarak kardeşlerimize selâm ediyorum. Ve mübarek hânendeki mâsumlara dua ediyorum. اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى 1 Kardeşiniz Said Nursî Yirmi Yedinci Mektubun fıkraları içine derc etmek üzere, kardeşim Abdülmecid'in Hulûsi Beye yazdığı mektubun işaret olunan baş tarafıyla arkasındaki Re'fet Beyin mektubundan alınan fıkraları Hüsrev yazsın, sonra Hafız Ali'ye göndersin. • • • - 272 - 11 Temmuz 1934 Çarşamba بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 2 اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ * 3 Aziz, sıddık, müdakkik, meraklı kardeşim Re'fet Bey, Sizin gibi hoş-sohbet bir kardeşimi, haksız olarak sual sormamaya ve sükûta davet ediyordum. Çendan bu davette mâzurum, belki mecburum. Çünkü, bugün dört saat mütemadiyen kâtibi bekledim ki, bir mektup yazacağım, olmadı. Tâ ben yirmi dakikadaki mesafeye gittim. Bağ suyu başında bularak uykusuz yorgun buldum. Onu aldattım, "Az bir işim var" dedim. Halbuki on dakika zannedip, iki saat zarurî yazılar yazdırdım. Zaten kafam da yorgun ve istirahate muhtaçtır. Fakat Re'fet gibi bir müştakı susturmanın cezası olarak bir tokat yedim. Senin bu hafta edeceğin kolay, lâtif sualine bedel, Senirkentli arkadaşlarımız müz'iç, Eski Said'in kuvve-i hafızasına havale edilecek acip sualleri sordular. Dedim kendi nefsime: "Müstehak oldu. Sen Re'fet'i dinlemedin, işte bunları